5 Mart 2014 Çarşamba

Kara Yarımküresi ve Jules Verne


Coğrafya derslerinde dünya küresi genelde ekvator büyük dairesi ile ikiye ayrılarak, kuzey ve güney yarım küreden müteşekkil olarak anlatılır. Esasında bir küreyi iki yarım küreye ayırma işlemi sonsuz farklı şekilde gerçekleştirilebilir. İşte dünya için olası yarım küre tercihleri içerisinde "yüzölçümü olarak içerdiği toplam kara miktarı en çok olacak şekilde" bir yarım küre seçerseniz bu yarım küreye "kara yarım küresi" adı verilir(miş). Miş'i ekledim zira ben de bu ne işe yarayabileceğini kestiremediğim bilgiyi yeni edindim. Nasıl mı? Şu anda doktora sonrası araştırmalarımı yürüttüğüm Fransa'nın Nantes şehri yukarıda gördüğünüz "kara yarımküresinin" tam ortasında (yani tepe noktasında) yer alıyor da ondan. Bu lüzumsuz bilginin wikipedia sayfasında yer aldığını düşünürseniz şehrin ne kadar "enteresan" bir yer olduğunu kestirebilirsiniz.

Oysa şimdiye kadar her şeyi ile standart bir Avrupa şehrinden bir farkını göremediğim Nantes hakkında malumat edinirken esas ilgimi çeken şey bilim kurgu türüne damgasını vurmuş (ve çocukluğumdan beri bilip sevdiğim) Jules Verne'in bu şehirde doğup yaşamış olması idi. "Denizler altında yirmi bin fersah", "dünyanın merkezine yolculuk", "seksen günde devr-i alem", "dünyadan aya seyahat" başta olmak üzere birçok eserinde insan hayal gücünün sınırlarını zorlamayı sevmiş ve sevdirmiş bu yazarın yaşadığı yerde olmak sevenini bir parça heyecanlandırabiliyor. 

Dünyadaki her şehrin çok zorlanırsa meşhur olan bir özelliği bulunabileceğini düşündüğümden dolayı bu kendiliğinden gelen yazıyı buraya ait (özellikle bizde meşhur) iki gıda maddesini zikrederek bitireyim: 1. Pöti bör bisküvi, 2. Galete. Evet, ikisinin de kökü burasıymış. :-))